Kaside: Ey Allah’ın tükenmez feyz ve irfan pınarı

Yazan: Vadedilen Mehdi ve Mesih Hz. Mirza Gulam Ahmedas

یا عین فیض اللّٰہ و العرفان

 یسعی الیک الخلق کالظمآن

1-Ey Allah’ın tükenmez feyz ve irfan pınarı, insanlık susuzluktan sana doğru koşuyor,

یا بحر فضل المنعم المنّان

 تھوی إلیک الزّمر بالکیزان

2-Ey Allah’ın nimet ve iyilik deryası! İnsanlık akın akın sana doğru koşuyor,

 یاشمس ملک الحسن والإحسان

 نوّرت وجہ البرّ والعمران

3-Ey hüsn-ü ihsan âleminin güneşi! Aydınlattın karanlık meskenleri, çölleri,

قوم رأوک و أمّۃ قد أخبرت

 من ذالک البدر الذی أصبانی

4-Bir millet onu gördü. Diğerleri ise, beni kendine âşık etmiş olan bu dolunayın, sadece haberini aldı,

یبکون من ذکر الجمال صبابۃً

 و تألّما من لوعۃ الھجران

5-Güzelliğini hicran ateşiyle yad eder, ağlaşırlar hayalinle müminler,

 و أری القلوب لدی الحناجر کربۃ

 و أری الغروب تسیلھا العینان

6-Görüyorum nicesinin boğazı düğümlenmiş, gözyaşları yüzlerde akıyor sicimlenmiş,

 یا من غدا فی نورہ و ضیاۂ

 کالنّیّرین و نوّر المَلَوان

7-Ey aydınlığı aya ve güneşe benzeyen! Geceyi de gündüzü de aydınlatmaktasın sen,

یا بدرنا یا آیۃ الرحمٰن

 أھدی الھداۃ و أشجع الشُّجعان

8-Ey önderlerin önderi ve cesurların cesuru, ey dolunayımız ve Rahman’ın âyeti,

 إنی أری فی وجھک المتھلل

 شأنًا یفوقُ شمائل الانسان

9-Senin parlayan yüzünde insanüstü bir şan görmekteyim,

 وقداقتفاک أولواالنّہی وبصدقہم

 و دعوا تذکّر معھد الأوطان

10-Şüphesiz aydın kimseler, sana tabi olup vefakârlıklarından dolayı vatanlarını bile unuttular,

قد آثروک و فارقوا أحبابھم

و تباعدوا من حلقۃ الاخوان

11-Onlar seni seçip arkadaşlarından ve kardeşlerinden (seve seve) uzaklaştılar,

 قد ودَّعوا أھواء ھم و نفوسھم

و تبرَّؤوا من کل نشْبٍ فانٍ

12-Onlar fanî mal ve nefsanî isteklerinin peşinde koşmaktan vazgeçtiler,

ظھرت علیھم بیّنات رسولھم

فتمزق الأھواء کالأوثان

13-Resulün parlak delilleri karşısında, nefsanî istekleri, putları gibi paramparça oldu,

 فی وقت ترویق اللیالی نُوِّروا

واللّٰہ نجاھم من الطوفان

14-Allah onları gece karanlığında aydınlatıp tufan zamanında kurtardı,

قد ھاضہم ظلم الاناس و ضیمہم

 فتثبّتوا بعنایۃ المنّان

15-İnsanların zulmü kemiklerini kırmasına rağmen onlar Allah’ın inayetiyle sebat gösterdiler,

 نھب اللیام نشوبھم وعقارھم

 فتھللوا بجواھر الفرقان

16-Rezil kimseler mallarını, mülklerini yağmaladılar. Ama bunun karşılığında Kur’ân incilerini bulunca yüzleri parladı,

 کسحوا بیوت نفوسھم وتبادروا

لتمتُّع الإیقان و الإیمان

17-Nefsanî yuvalarını tertemiz edip iman ve yakîn hazinesinden yararlanmak için ilerlediler,

قاموا باقدام الرسول بغزوھم

کالعاشق المشغوف فی المیدان

18-Peygamber’insav ilerlemesiyle onlar da savaş meydanlarında mecnun bir âşık gibi direniş gösterdiler,

فدم الرجال لصدقھم فی حبھم

تحت السیوف أریق کالقربان

19-Aşklarında sadık olduklarından dolayı kanları kurban kanıymış gibi (kâfirler tarafından) akıtıldı.

جاء وک منھوبین کالعریان

فسترتھم بملاحف الایمان

20-Yağmalanıp çırılçıplak bir kimse gibi sana gelince sen onları iman çarşaflarıyla örttün,

 صادفتھم قومًا کروثٍ ذِلّۃ

فجعلتھم کسبیکۃ العقیان

21-Sen onları hayvan pisliği gibi rezil buldun ve onları altın külçesine çevirdin,

 حتی انثنی بَرٌّ کمثل حدیقۃ

عذب الموارد مُثمرالأغصان

22-Sen o çölü, pınarı tatlı ve dalları meyve dolu olan bir bağa dönüştürdün,

عادت بلاد العُرب نحو نضارۃ

بعدالوجی و المحل و الخسران

23-Arabistan kıtlık ve felaketten sonra yemyeşil oldu,

کان الحجاز مَغازل الغِزلان

 فجعلتھم فانین فی الرحمان

24-Hicaz ehli kadınlarla aşk yapmakla meşgul idiler. Ama sen onları Rahman’ın aşkında yok ettin,

 شیئان کان القوم عمیًا فیھما

حسوُ العقار و کثرۃ النّسوان

25-Sayısız kadına sahip olmak ve bol bol içki içmek, bu iki şey milleti kör etmişti,

 اما النّساء فحرِّمت انکاحھا

 زوجًا لہ التحریم فی القرآن

26-Kadınlara gelince, mahrem erkeklerle evlenmeleri Kur’ân’da haram kılındı,

و جعلت دسکرۃ المدام مخرَّبا

و أزلت حانتھا من البلدان

27-Meyhaneleri viraneye çevirdin ve şarap dükkânlarını kentlerden yok ettin.

 کم شارب بالرّشف دنًّا طافحًا

فجعلتہ فی الدّین کالنشوان

28-Nice kadeh üstüne kadeh içenler vardı ki, sen onları din sevgisiyle sarhoş ettin,

کم محدثٍ مستنطق العیدان

 قد صار منک محدَّث الرحمان

29-Nice çalgıları çalan bid’atî kimseler, senin bereketinle, Rahman ile konuşma şerefine nail oldular,

کم مستھام للرّشوف تعشّقاً

فجذبتہ جذبًا الی الفرقان

30-Güzel kokulu kadınlara abayı yakan nice kimseleri, sen Kur’ân’a doğru çektin,

احییت اموات القرون بجلوۃ

ماذا یماثلک بھذا الشّان

31-Güzelliğinin bir tek tecellisi ile asırlardır ölü olanları diriltin. Ölüleri diriltmek açısından hiçbir benzerin yoktur. (Eğer varsa ortaya çıksın),

ترکوا الغبوق و بدّلوا من ذوقہ

ذوق الدعاء بلیلۃ الأحزان

32-Onlar gabuk[1] lezzetini bıraktılar ve bu zevklerini üzüntülü gecelerindeki dua lezzetiyle değiştirdiler.

 کانوا برنّات المثانی قبلھا

 قد أُحصروا فی شُحّھا کالعانی

33-Bundan önce tutkuları, çalgı sesleriydi,

 قد کان مرتعھم أغانی دائمًا

طورًا بغیدٍ تارۃ بدنان

34-Onların otlakları hep şarkılar idi. Bazen genç kızlar, bazen içki küpleriydi,

 ما کان فکر غیر فکر غوانی

أو شرب راحٍ او خیالِ جفانِ

35-Onların akılları fikirleri hep güzel kadınlardaydı. Tek düşünceleriyse içki ve kadehleriydi,

 کانوا کمشغوف الفساد بجھلھم

راضین بالأوساخ والأدران

36-Cahilliklerinden dolayı en sevdikleri şey kargaşa yaratmaktı. Onlar bütün pisliklere razı olmuşlardı,

 عیبان کان شعارھم من جھلھم

 حُمْق الحمار و وَثْبَۃُ السرحان

37-Cahilliklerinden dolayı iki ayıp sembolleri haline gelmişti. Birincisi kurt saldırganlığı, ikincisi eşek gibi ahmak olmalarıydı,

 فطلعت یا شمس الھدی نُصحًا لھم

 لتُضِیءھم من وجھک النورانی

38-Ey hidâyet güneşi (Muhammedsav)! İyilik olsun diye, onları nurani yüzünle aydınlatmak için zuhur ettin,

 ارسلت من ربّ کریم محسن

 فی الفتنۃ الصمّاء و الطغیان

39-Kargaşalık ve zulümde haddini aşmış bir çağda, iyiliği seven Kerim Rabbin tarafından gönderildin sen!

 یا لَلفتی ما حسنہ و جمالہ

ریّاہ یصبی القلب کالریحان

40-Kokun reyhan kokusu gibi kalpleri sarmaktadır. Ne güzel, ne yiğit, ne cömertsin sen!

 وجہ المھیمن ظاھرٌ فی وجھہ

 و شؤنہ لمَعت بھذا الشان

41-Senin yüzünde Müheymin (Allah’ın) yüzü görünmektedir ve O’nun sıfatları senin bu şanınla parladı,

 فلذا یحبُّ و یستحقُّ جمالہ

 شغفًا بہ من زمرۃ الأخدان

42-Ona olan sevgi bu yüzdendir ve dostlar arasında sadece onun güzelliği âşık olunmaya değer,

 سُجْح کریم باذل خلّ التقی

 خرق وفاق طوائف الفتیان

43-İyi ahlâklı, şerefli, cömert, takva dostu ve yiğitlerin en şereflisi odur,

فاق الوری بکمالہ و جمالہ

و جلالہ و جنانہ الریّان

44-Kemali, güzelliği, celâli ve güzel kalbiyle, kâinatın en üstünü odur,

 لا شک أنّ محمّدًا خیرالوری

 ریق الکرام و نخبۃ الاعیان

45-Hiç şüphe yok ki, kâinatın en hayırlısı, en şereflisi ve efendilerin en seçkini Muhammed’dirsav,

تمّت علیہ صفات کل مزیّۃ

خُتِمت بہ نعماء کل زمان

46-Övülen sıfatların hepsi onunla kemale erdi. Ve nimetlerin hepsi onun şahsında tamamlandı,

 واللّٰہ إن محمّدًا کرِدافۃ

و بہ الوصول بسُدّۃ السلطان

47-And olsun, Muhammedsav Allah’ın halifesidir. Ve Allah’a varmanın tek yolu odur,

 ھو فخر کل مطھّر و مقدس

و بہ یباھی العسکر الروحانی

48-Her temiz ve mukaddes olan Muhammedsav ile şeref duymakta ve ruhanî ordu onunla övünmektedir,

ھو خیر کلّ مقرّب متقدِّم

والفضل بالخیرات لا بزمان

49-Bir kişinin fazileti önce veya sonra gelmesiyle değil, yaptığı hayırlı işler ve iyiliklerle belli olur. Bu sebepten dolayı Muhammedsav hem Allah’a varmış olanların hem de O’nun yolunda ilerlemekte olanların en üstünüdür,

 والطَّلُّ قد یبدو أمام الوابل

 فالطل طلٌّ لیس کالتَّھْتان

50-Hafif yağmur, bazen sağanak yağmurdan önce yağmasına rağmen hafiftir ve şiddetli yağmura benzemez.

 بطل وحید لا تطیش سھامہ

 ذو مصمیات موبق الشیطان

51-Oku şaşmayan ve hedefi tam vuran, şeytanı öldüren (Allah’ın) yegane pehlivanı sensin.

 ھو جنّۃٌ إنّی أری أثمارہ و

 قطوفہ قد ذلّلت لجنانی

52-Muhammedsav bir bağdır. Şüphesiz ben bu bağın meyveleriyle dallarının benim gönlüm için eğdirildiğini görmekteyim,

ألفیتہ بحر الحقائق والھدی

 ورأیتہ کالدُّر فی اللمعان

53-Ben onu hakikat ve hidayet  ummanı olarak buldum ve onu inci gibi parlar gördüm,

 قد مات عیسی مطرقا

و نبیّنا حیٌّ و ربّی انّہ و افانی

54-İsaas boyun eğip vefat etmiştir. Yaşamakta olan sadece Peygamberimizdirsav. Rabbim adına yemin olsun ki o benimle görüştü. 

 واللّٰہ انی قد رأیت جمالہ

 بعیون جسمی قاعدًا بمکانی

55-Allah’acc yemin ederim ki, ben yerimden hiç kıpırdamadan, cismanî gözümle onun güzelliğini gördüm,

 ھا إن تظنَّیْت ابْن مریم عائشًا

 فعلیک إثباتًا من البرھان

56-(Ey söylediğime inanmayan kimse!) Eğer sen İsa’nın yaşamakta olduğunu zannediyorsan, gel ve bunu ispatlamak için delil getir,

افانت لاقیت المسیح بِیَقظۃٍ

أو جاء ک الأنباء من یقظان

57-Sen de İsaas ile uyanık iken hiç görüştün mü? Ve hayatta olan herhangi birisi, sana böyle bir şeyden haber verdi mi?

أنظر إلی القرآن کیف یُبیّن

 أفأنت تعرض عن ھدی الرحمان

58-Kur’ân’a bak! O ne kadar net bir ifade ile İsa’nın öldüğünü söylemektedir. Sen Rahman’ın hidayetinden yüz mü çeviriyorsun?

 فاعلم بأن العیش لیس بثابت

 بل مات عیسی مثل عبد فان

59-İyi bil ki İsa’nın yaşamakta olduğu ispatlanmış bir şey değildir. Tersine o, fanî bir kul gibi vefat etmiştir,

 و نبیّنا حیٌّ و إنی شاھد

و قد اقتطفت قطائف اللقیان

60-Peygamberimiz ise hayattadır ve ben buna şahidim. Ben onunla görüşüp, görüşme meyvelerini toplamış bulunuyo-rum.

 ورأیت فی ریعان عمری وجھہ

 ثم النبیؐ بیقظتی لاقانی

61-Ben daha gençken onun mübarek yüzünü gördüm. Bundan başka, Peygamber Efendimiz ben uyanık iken benimle görüştü,

انی لقد احییت من احیاۂ

و اھًا لإعجاز فما أحیانی

62-Şüphesiz ben onun diriltmesiyle hayata kavuştum. Ne güzeldir bu mucize ve ne hoştur bana hayat vermesi!

یا رب صل علی نبیک دائمًا

فی ھذہ الدنیا و بعث ثان

63-Ya Rabbi! Hem bu dünyada hem de ahirette, daima Peygamberine salat ve selam  eyle!

 یا سیّدی قد جئت بابَک لاھفًا

والقوم بالإکفار قد آذانی

64-Ey benim Efendimsav! Kalbi yanık ızdıraplı bu mazlum, feryad ederek kapına geldi: Bak! Milletim bana kâfir diye eziyet çektiriyor,

یفر ی سھامک قلب کل محارب

 و یَشُجُّ عزمک ھامۃ الثعبان

65-Senin okun her savaşçının kalbini yaralamakta ve azmin, her ejderhanın başını ezmektedir,

 لِلّٰہ درک یا إمام العالم

 انت السبوق و سیّد الشجعان

66-Ey kâinatın önderi ve cesurların cesuru! Sen herkesi geride bırakıp ilerledin.

 أُنْظر إلیَّ برحمۃ و تحنّن

 یا سیدی أنا أحقر الغلمان

67-Ey benim Efendim! Hakir, değersiz ve önemsiz bu kölen rahmet ve şefkat dolu bir bakışına muhtaçtır,

 یا حِبِّ إنک قد دخلت محبۃً

 فِی مُہْجَتی و مدارکی و جنانی

68-Ey benim Efendim! Sen aşk ve sevgi yoluyla canıma, beş duyuma, aklıma ve gönlüme girdin,

من ذکروجھک یا حدیقۃ بہجتی

لم أَخْلُ فی لحظٍ ولا فی آن

69-Ey sevincimin kaynağı, seni düşünmeden bir an bile duramıyorum,

 جسمی یطیر الیک من شوق علا

 یالیت کانت قوۃ الطیران

70-Vücudum büyük bir aşk ve şevk ile sana doğru uçmak istiyor, keşke uçma yeteneğine sahip olsaydım.[2]

Çeviren: Raşit Paktürk


[1] Akşamleyin içilen içki

[2] Ayna-yı Kemalat-ı İslam; Ruhani Hazain; s.590–594, c.5

Start typing and press Enter to search