Hz. Ayşe’nin (ra) önemli bir uyarısı

Hz. Resulüllah’ınsav eşleri arasında Hz. Ayşe’ninra özel bir yeri ve makamı vardır. Peygamber Efendimizinsav en sevdiği eşi olmakla beraber, Asr-ı Saadet döneminin büyük bilginleri arasında kabul edilir. Ashab-ı Kiram dahi onun görüşüne önem verirlerdi. Peygamber Efendimizsav “dinin yarısı Ayşe’dedir”, demek suretiyle onun derin bilgisine ve dirayetine vurgu yapmaktadır. Hz. Ayşe’ninra Hatemü’n Nebiyyin konusunda aşağıdaki sözü dikkate şayandır. O şöyle buyurmuştur:

’’ قولوا خاتم النبیین ، ولا تقولوا لا نبی بعدہ ۔ ‘‘

(الدر المنثور للسیوطی ج ۶ ص ۶۱۷ )

“Hazreti Resulüllah “Hatemü’n Nebiyyin” dir deyiniz. Ancak ondan sonra bir peygamber yoktur, demeyiniz.”[1]

Şeyh-ül İslam Hz. İbn-i Küteybe (öl. H.267) Hazreti Ayşe’ninra bu sözünü naklettikten sonra şöyle bir yorum yapmıştır:

’’وليس هذا من قولها ناقضا لقول النبي ﷺ  : لا نبي بعدي، لأنه أراد لا نبي بعدي ينسخ ما جئت به۔ ‘‘

( كتاب تأويل مختلف الأحاديث ص ۱۲۷)

“Hazreti Ayşe’ninra bu sözü, Hazreti Resulüllah’ınsav sözü ile çelişkili değildir. Hazreti Resulüllah: “Benden sonra bir peygamber yoktur” demekle aslında;  getirdiğimi (İslam dini)  sona erdirecek olan bir peygamber yoktur, demek istemiştir.”[2]

Hz. İmam Muhammed Tahir (öl. H.986) şöyle demiştir.

“هذا ناظر إلى نزول عيسى وهذا أيضا لا ينافي حديث “لا نبي بعدي” لأنه أراد لا نبي ينسخ شرعه . ” ( (تكملة مجمع بحار الأنوار، لمحمد طاهر الغجراني، ص ۵۰۲ )

“Hz. Ayşera bu sözü, Hz. İsa’nınas nüzulünü bildiği için söylemiştir. Bu söz, Hazreti Resulüllah’ınsav benden sonra peygamber yoktur mealindeki hadisine de aykırı değildir, çünkü Hazreti Resulüllahsav şeriatını sona erdirecek olan bir peygamberin gelemeyeceğini kastetmiştir.” [3]

Hz. İmam Abdülvehhab Eşş’arani (öl. 976) “Benden sonra peygamber yoktur” hadisini şöyle yorumlamıştır:

’’ فقوله ﷺ لا نبي بعدي ولا رسول بعدي، أي ما ثم مَن يشرع بعدي شريعة خاصة.”

(اليواقيت والجواهر للشعراني ج ٢ ص ٣٥)

“Hz. Resulüllah’ınsav “Benden sonra nebi yoktur; benden sonra resul yoktur” gibi sözlerinin manası şudur ki; Hz.Resulüllah’tansav sonra onun şeriatından başka yeni bir şeriat getirecek olan peygamber yoktur.”[4]

Ehli Sünnet imamlarından olan Mişkat şarihi Molla Aliyyü’l Karîar şöyle demiştir:

’’ ورد “لا نبي بعدي” ومعناه عند العلماء أنه لا يحدث بعده نبي بشرع ينسخ شرعه.”

 (الاشاعة لأشراط الساعة ص ١٤٩)

“Benden sonra peygamber yoktur” hadisinin manası şudur: Hazreti Resulüllah’ınsav şeriatini ortadan kaldıran yeni bir şeriat getirecek olan yeni bir peygamber gelmeyecek­tir.”[5]

Hz. Şah Veliyüllah Muhaddis Dehlevî şöyle der:

’’ فعلِمنا بقوله عليه الصلاة والسلام: لا نبي بعدي ولا رسول، وأن النبوة قد انقطعت والرسالة، إنما يريد بها التشريع.”

(قرة العينين في تفضيل الشيخين لولي الله الدهلوي ص ۳۱۹)

“Hz. Resulüllah’ın: “Benden sonra bir nebi ve resul yoktur” hadisinden nübüvvet ve risaletin sona erdiğini anladık. Ancak bu yeni şeriat getiren nübüvvettir.”[6]

Kadiriye tarikatının şeyhi Hz. Hafız Berhürdar (öl. H.1093) bu konu hakkında şöyle der:

’’ والمعنى لا نبي بنبوة التشريع بعدي، إلا ما شاء الله من الأنبياء الأولياء.”

(شرح لشرح العقائد المسمى بالنبراس، ص ٤٤٥)

“Bu hadisin anlamı şudur: Benden sonra artık şeriat nübüvveti ile gelecek olan bir nebi yoktur. Bunun dışında Allah peygamberlerle evliyalardan istediğini gönderebilir.”[7]

Nurü’l-Hasan adlı Ehl-i Hadis bir hoca Hindistan çapında hatta Hindistan dışında bile tanınmış bir ilim adamıdır. O, şöyle der: “Lâ vahye ba’de mevti” (Benim ölümümden sonra vahiy yoktur) rivayetinin aslı yoktur. Elbette “Lâ nebiyya ba’dî” (Benden sonra peygamber yoktur) mealinde bir hadis vardır. İlim sahibikimselerce bu hadisin anlamı şudur: Benden sonra şeriatimi sona erdirecek bir şeriat getiren hiçbir peygamber gelmeyecektir.”[8]

Burada   “ilim sahibi kimselerce” denmiştir. Bundan önce Şah Veliyüllah Muhaddis Dehlevî ve Molla Aliyyü’l Karî de aynı ifadeyi kullanmışlardır. Anlaşılan o dönemde hadislerin anlamları bozulmaya başlamıştı ve irfan sahibi Rabbani din bilginleri ile İlâhî irfandan yoksun, kimseler ortaya çıkmıştı. Bu yüzden Rabbani din bilginleri: “irfan sahibi kimselere göre” sadece şeriat getiren peygamberlik sona ermiştir” diye açık bir ifade kullanmak zorunda kaldılar.

“Benden sonra peygamber yoktur” hadisinde geçen ba’dî (benden sonra) kelimesini açıklayan başka hadisler de vardır. Mesela Hz. Resulüllahsav şöyle buyurdu:

’’ عن جابر بن سمرة عن النبي ﷺ قال : إذا هلك قيصر فلا قيصر بعده، وإذا هلك كسرى فلا كسرى بعده۔ ‘‘

( البخاري، كتاب الايمان والنذور، باب كيف كانت يمين النبي ﷺ )

Kayser (Roma imparatoru) ölünce, ondan sonra başka bir kayser olmayacaktır. Keza Kisra (Fars Şahı)  ölünce, ondan sonra başka bir Kisra ol­mayacaktır.” [9]

Hz. İmam Muhyüddin İbn-i Arabiar bu hadisi açıklarken şöyle der:

’’ فما ارتفعت النبوة بالكلية، ولهذا قلنا: إنما ارتفعت نبوة التشريع، فهذا معنى لا نبي بعده… فعلمنا أن قوله : لا نبي بعده أي لا مشرع خاصة، لا أنه لا يكون بعده نبي، فهذا مثل قوله : إذا هلك كسرى فلا كسرى بعده، وإذا هلك قيصر فلا قيصر بعده.”

(الفتوحات المكية ج ٣ ص ١٠٣)

“Peygamberlik tamamıyla ortadan kalkmamıştır. Zaten onun için, yeni bir şeriat getiren peygamberliğin ortadan kaldırıldığını söylemişizdir. “Benden sonra peygamber yoktur” hadisinin manası da budur. Demek ki Hz. Resulüllah’ınsav “Benden sonra peygamber yoktur” sözünden şunu anladık: Hz. Resulüllah’tansav sonra yeni şeriat getirecek olan bir peygamber yoktur. Hz. Resulüllah’ınsav bu sözü, “Kisra ölünce ondan sonra bir Kisra yoktur ve Kayser ölünce ondan sonra bir Kayser yoktur” sözü gibidir.”[10]

Hz. Resulüllah’tansav sonra birçok Kayser hüküm sürmüştür. Birisi ölünce başkası onun yerine geçmiştir. Peki, o zaman Hz. Resulüllahsav ne anlatmak istiyor? Onun anlatmak istediği Hz. Resulüllahsav zamanındaki gibi şanlı ve güçlü Kayser yahut Kisra’nın artık olamayacağıdır. Aynen bunun gibi “Benden sonra peygamber yoktur” hadisinin manası artık, Hz. Resulüllahsav gibi şanlı ve yüce bir peygamberin gelemeyeceğidir.Derleyen: Raşit Paktürk


[1] Dürr-i Mensur; c.6 s.618

[2] Kitap Tevilü’l Muhtelifi’l Ehadis; s.127

[3] Tekmile Mecmau’l bihar; s. 502

[4] Elyavakit Velcevahir; c.2; S. 35

[5] El-işa’a Fi Eşrati’s Saat; s.149

[6] Kurratü’l Ayneyn Fi Tefzili’ş Şeyheyn; s.319

[7] Şerh Li Şerhi’l Akaid, El-Müsemma Bin Nibras; s.445

[8] İktirabü’s saat; s. 162

[9] Buhari Kitabü’l İman Ve’n Nüzûr

[10] Fütuhat-ı Mekkiye; c. 3; s. 103

Start typing and press Enter to search