Yanlış anlaşılan bazı hadislerin izahı

Bazı kimseler, Hz. Resulüllah’ınsav bazı hadislerini sunmak suretiyle, artık hiçbir peygamberin gelmeyeceğini iddia ederler. Hâlbuki takva sahibi bir insanın yapması gereken bu konuda Peygamber Efendimizinsav bütün hadislerini incelemesidir. Peygamber Efendimizsav eğer bir hadiste “Benden sonra bir peygamber yoktur” buyurmuşsa ve diğer hadislerde Peygamberin geleceğinden bahsediyorsa, o zaman bu hadisler arasında uyum sağlayıp, eski takva sahibi din bilginlerinin vardığı sonuca varacaktır.  Yani Peygamber Efendimizdensav sonra şeriat getiren peygamberlik sona ermiştir, ama onun ümmetinden olup onun şeriatine hizmet eden peygamberlik kıyamete kadar devam edecektir. Bu makalede de muhaliflerimizin fikirlerini desteklemek üzere ileri sürdükleri hadisleri inceleyeceğiz.

Sunulan hadislerden bir tanesi şudur:

’’ عن ثوبان رضی اللہ عنہ قال ، قال رسول اللہ ﷺ : انہ سیکون فی امتی کذابون ثلاثون ، کلھم یزعم انہ نبیّ ، وانا خاتم النبیین ولا نبي بعدی ۔ ‘‘

(ابو داود ، کتاب الفتن )

“Bu ümmet içinde otuz yalancı olacaktır. Onlardan her birisi peygamber olduğunu ileri sürecektir. Hâlbuki ben Hatemü’n Nebiyyinim ve benden sonra peygamber yoktur”.[1]

Bu hadise dayanarak artık hiçbir peygamberin gelemeyeceği iddia edilmektedir.

Hz. Resulüllahsav sadece otuz yalancının geleceğini söylemekle kalmayıp, hak peygamber olup onun dinine hizmet edecek olan kimselerin geleceğini de müjdelemiştir. Zaten bahsettikleri hadis içinde otuz sayısının bulunması gelecek olan herkesin yalancı olmayacağını göstermektedir.  Çünkü kendisinden sonra peygamberliğin yolu tamamen kapalı olsaydı, yalancıların sayısını otuzla sınırlandırmayıp, “Benden sonra peygamberlik iddiasında bulunan herkes yalancıdır” diyecekti. Fakat Hz. Resulüllah’ınsav hadislerini incelediğimizde, o gelecek olan Mesih’ten dört kere Allah’ın peygamberi diye bahsetmiştir.

Mesela Sahih-i Müslim; Kitabü’l Fitende geçen hadisi okuyucularımıza sunuyoruz. Bu hadis İbn-i Mace Kitabü’l Fiten’de de geçmektedir. Hadis gelecek olan Mesih’in Allah’ın peygamberi olacağını ve ona vahiy indirileceğini haber vermektedir.

’’ ۔۔۔ یحصر ’’نبیّ اللّٰہ ‘‘ عیسی و اصحابہ ۔۔۔ فیرغب ’’ نبیّ اللّٰہ ‘‘ عیسی و اصحابہ ۔۔۔ ثم یھبط ’’ نبیّ اللّٰہ ‘‘ عیسی و اصحابہ ۔۔۔ فیرغب ’’ نبیّ اللّٰہ ‘‘ عیسی و اصحابہ الی اللہ ۔ ‘‘

( مسلم ، کتاب الفتن ، باب ذکر الدجال و صفتہ وما معہ )

… Allah’ın Peygamberi İsa ve ashabı muhasara edilecek… Allah’ın Peygamberi İsa ve ashabı (Allah’a) niyaz edecekler… Allah’ın Peygamberi İsa ve ashabı inecekler… Allah’ın Peygamberi İsa ve ashabı Allah’a niyaz edecekler.

Görüldüğü gibi bu hadiste gelecek olan Mesih’ten dört defa “Nebiyyüllah” diye bahsedilmiştir ve ona iman edenlerden de ashap olarak bahsedilmiştir.

Muhaliflerin sunduğu yukarıda geçen hadisteki otuz yalancıya gelince, Sahih-i Müslim şerhi İkmalü’l İkmal’de şöyle denmiştir:

’’هذا الحديث ظهر صدقه فإنه لو  عدّ مَن تنبأ من زمنه  ﷺإلى الآن لبلغ هذا العدد ويعرف ذلك من يطالع التواريخ . ‘‘

(شرح صحيح مسلم، المسمى بـ إكمال إكمال المعلم للإمام أبي عبد الله الأبي، ج ۷ ص ۲۵۸

“Bu hadisin doğruluğu ispat olunmuştur, çünkü eğer Resulüllahsav zamanından bugüne kadarki yalancı peygamberleri sayarsak bu sayının tamamlanmış olduğunu görürüz. Tarih araştırmacılığı ile meşgul olan herkes bunu öğrenebilir.”[2]

Nüvvab Sıddik Hasan Han bu konuda şöyle demiştir:

“Hz. Resulüllah’ınsav kendi ümmeti içinden çıkacağını haber verdiği yalancıların sayısı gerçekleşmiş ve sayı tamamlanmıştır.”[3]

Muhalifler tarafından sunulan ikinci hadis şöyledir:

” عن أبي هريرة رضی اللہ عنہ  أن رسول الله ﷺ قال : مثلي ومثل الأنبياء من قبلي كمثل قصر أحسن بنيانه فترك منه موضع لبنة ۔ فطاف به النظار يتعجبون من حسن بنيانه إلا موضع تلك اللبنة ۔۔۔  فكنت أنا سددت موضع تلك اللبنة فتم بي البنيان وخُتم بي الرسل ۔ وفي رواية قال: فأنا اللبنة وأنا خاتم النّبيّين.”

“Hz. Ebu Hüreyrera, Hz. Resulüllah’ınsav şöyle buyurduğunu söylemiştir:

Benim ve öteki peygamberlerin durumu, bir saraya benzer. Bu kasrın binası güzel olup bir tek tuğlanın yeri boş bırakılmış. Seyirciler bu kasrın güzelliğine hayran olup, yalnız boş bırakılmış olan yeri yadırgamaktadırlar. İşte ben o boş bırakılan yeri doldurdum. Benim vasıtamla o yapı son güzelliğine ulaştı. Peygamberler benim vasıtamla mühürlendiler.”

Başka bir rivayette şöyle denir:

“İşte o tuğla benim ve Hatemü’n Nebiyyin de benim.”[4]

Dediklerine göre artık son tuğla yerine konmuş ve boşluk böylece kapanmıştır. Böylelikle bir peygamberin gelmesi için boş yer kalmamıştır.

Bu hadisi Allame İbn-i Hacer Eskalanîar şöyle açıklamaktadır:

’’فالمراد هنا النظر إلى الأكمل بالنسبة إلى الشريعة المحمدية مع ما مضى من الشرائع الكاملة۔‘‘

 (فتح الباري شرح صحيح البخاري لابن حجر العسقلاني كتاب المناقب، باب خاتم النبيين ﷺ)

“Bunun manası, Muhammedî şeriatın geçmiş kâmil şeriatlara nazaran daha mükemmel olmasıdır.”[5]

İbn-i Haldunar bu hadis hakkında şöyle demiştir:

’’فيفسرون خاتم النبيين باللبنة التي أكملت البنيان. ومعناه النبي الذي حصلت له النبوة الكاملة.”

(مقدمة ابن خلدون ص۳۰۰)

“Hatemü’n nebiyyinin anlamının, binayı tamam­layan tuğla olduğunu izah ederler. Bunun manası kâmil peygamberliği elde etmiş olan peygamberdir.”[6]

Görüldüğü gibi bu hadiste kastedilen şeriatın tamamlanmasıdır. Bundan dolayı artık İslam şeriatından bir şey çıkarılamayacağı gibi bir şey de eklenemez. Ancak Hatemü’n Nebiyyin Hz. Resulüllah’ınsav getirdiği şeriata hizmet etmek üzere bir peygamberin gelişi Kuran-ı Kerim veya hadislere aykırı olmayıp onlar tarafından desteklenmektedir.

İleri sürülen başka bir hadis de şöyledir:

” عن سعيد بن المسيب عن عامر بن سعد بن أبي وقاص عن أبيه قال، قال رسول الله ﷺ لعليّ : أنت مني بمنزلة هارون من موسى إلا أنه لا نبي بعدي. وفي رواية للبخاري: إلا أنه ليس نبي بعدي. وفي رواية المسند: إلا أنك لست بنبي.”

(مسلم كتاب الفضائل، البخاري كتاب الفضائل، مسند أحمد بن حنبل، مسند عبد الله بن عباس بن عبد المطلب)

“Hz. Resulüllahsav, Hz. Ali’yera şöyle buyurdu:

Musa’nın yanında Harun’un derecesi nasılsa benim yanımda sen de öylesin; ancak benden sonra peygamber yoktur.”

Buhari’nin bir rivayetine göre ise şöyle buyurdu:

“Yalnız benden sonra hiçbir peygamber yoktur.”

Müsned Ahmed Bin Hanbel’in bir rivayetine göre şöyle buyurdu:

“Ancak sen peygamber değilsin.”[7]

Hz. Resulüllahsav bir savaşa giderken, kendisinden sonra Hz. Ali’yira Medine halkına imam tayin etti.  Hz. Alira cihada gitmeyi sevdiği için Medine’de kalmak ona zor geldi. Nitekim Hz. Resulüllah’asav:

“Ey Allah’ın Habibi! Beni Medine’deki kadınlarla çocukların imamı mı yapıyorsun?” dedi. Hazreti Resulüllahsav Hz. Ali’nin üzüldüğünü görünce şöyle buyurdu:

“Ey Ali! Hz. Musaas Tur dağına giderken nasıl Hz. Harun’u vekil olarak tayin ettiyse, ben de aynı şekilde seni vekil olarak bırakıyorum. Demek ki sen Allah’ın peygamberi Hz. Harun’a benziyorsun. Ancak sen peygamber değilsin. Ben gittikten sonra Medine’deki yokluğum süresince sen imam olacaksın; fakat Hz. Harun gibi bir peygamber olmayacaksın.”

Bize muhalif olan hocalar “Ba’dî”kelimesinden Hz. Resulüllah’ınsav Medine’de olmadığı zamanı değil de, kıyamete kadarki zamanı kastettiğini söylerler.

Bu hadisi Hz. Şah Veliyyullah Mühaddis Dehleviar şöyle açıklamıştır:

“Bu hadisin anlamı ancak şudur:  Tebuk gazvesi zamanında Hz. Alira Medine halkına amir yapılmıştı. Hz. Musaas da Tûr’a gitmeden önce Hz. Harun’uas o geçici zaman için amir yapmıştı. Hz. Alira de aynı şekilde geçici bir müddet için amir yapıldı.  “Ba’dî” kelimesinin anlamı “gayri” yani  “benden başka”dır.   Bu kelimeden kıyamete kadar olan zaman kastedilmemiştir. Ayet-i kerime:

فَمَنۡ یَّہۡدِیۡہِ مِنۡۢ بَعۡدِ اللّٰہِ 

 ( الجاثیہ : ۲۴ )

de olduğu gibi; “Ba’dillahi” Allah’tan başka demektir. Hz. Harunas, Hz. Musa’danas sonra yaşamamıştır. Fakat Hz. Alira Hz. Resulüllah’tansav sonra yaşamıştır. Demek ki hadisteki “Badiyet” kelimesi zaman bakımından sonra olmak anlamında değildir.”[8]

Hz. Resulüllahsav ile hadislerini seven bu irfan sahibi din âliminin açıklaması ne kadar da güzeldir.

İleri sürülen bir hadis daha vardır. Hadisin tamamı şöyledir;

’’ عن بكر بن عمرو عن مشرح بن هاعان عن عقبة بن عامر قال، قال رسول الله ﷺ: لو كان بعدي نبي لكان عمر بن الخطاب. هذا حديث حسن غريب لا نعرفه إلا من حديث مشرح بن هاعان.”

(الترمذي أبواب المناقب، باب مناقب عمر رضی اللہ عنہ)

“Resulüllahsav şöyle buyurdu. Eğer benden sonra yahut benden başka bir peygamber olsaydı Ömer B. El-Hattabra peygamber olurdu.” Bu hadis hasen garibtir. Biz bunu Mişreh Bin Ahan’dan başkasından bilmiyoruz.[9]

Muhalifler tarafından bu hadisin bir kısmı beyan edilip diğer kısmı göz ardı edilir. Dediklerine göre Hz. Ömerra, Hz. Resulüllah’tansav sonra yaşadı fakat peygamber değildi. Netice olarak Hz. Resulüllah’tansav sonra bir peygamber yoktur.

İmam Tirmizî bu hadisi yazdıktan sonra şöyle yazmaktadır: “Bu hadis hasen fakat garibtir.” Yani,  bu hadisin ravilerinden birisi Mişreh B. Ahan’dır. Onun hakkında hadis bilginleri şöyle demiştir:

’’ قال ابن حبان في “الثقات”: يخطئ ويخالف، ثم قال في “الضعفاء”: يروي عن عقبة مناكير لا يتابع عليها، فالصواب ترك ما انفرد به. وحكى العقيلي عن موسى بن داود :  بلغني أنه كان في جيش الحجاج الذين حاصروا ابن الزبير ورموا الكعبة بالمنجنيق . ‘‘

(تهذيب التهذيب لابن حجر العسقلاني، ج ۵ ص ٤٢٥-٤٢٦)

“Mişreh İbn-i Habban’a göre o, zayıf ravilerdendir. Ona inanılmaz. Eğer bir yerde o, tek kaldıysa o rivayeti kabul etmemek daha uygundur. İbn-i Davud’un bildirdiğine göre, o, İbn-i Zübeyr aleyhinde savaşmış ve Kâbe’yi taşlayan Haccac ordusunda yer almıştır.[10]

Bu hadisi açıklayan, başka rivayetler de mevcuttur. Mesela bir hadis şöyledir:

’’ لو لم أبْعَث لبُعِثتَ يا عمر.‘‘

(مرقاة المفاتيح شرح مشكاة المصابيح ج ١٠ ص ٤٠٣)

“Ey Ömer! Eğer ben peygamber olarak gelmeseydim sen gelirdin” [11]

Başka bir hadis de şöyledir:

’’ لو لم أبْعَث فيكم لبُعِث عمرُ فيكم .”

(كوز الحقائق للا مام عبد الرؤوف المناوي، ج ٢ ص ٧٤)

“Eğer ben size gönderilmeseydim, Ömer gönderilirdi.”[12]

Bu hadislerde Peygamber Efendimizsav, Kendisinden sonra bir peygamberin gelmeyeceğini değil Hz. Ömer’dera peygamberlik vasıflarının bulunduğunu anlatmaktadır.


[1] Ebu Davud; Kitabü’l Fiten

[2] Şerh Sahih-i Müslim, İkmalü’l İkmal c.7. S.258

[3] Hicecü’l Kirame; s.239

[4] Buhari; Kitabü’l Menakib

[5] Fethü’l Bari; Kitabü’l Menakib, Bab Hatemü’n Nebiyyin

[6] Mukaddime İbni Haldun; s. 300

[7] Buhari ile Müslim Kitabü’l Fedail; Müsned Ahmed B. Hanbel; Müsned Abdullah B.Abbas

[8] Kurratü’l aynayn Fi Tefdili’ş şeyheyn, S.206

[9] Tirmizi; Ebvabü’l Menakib

[10] Tehzibü’t tehzib; İbni Hacer Askalanî, c.5 s.425-426

[11] Mirkatü’l Mefatih, Şerhi Mişkat c.10, s.403

[12] Kenzü’l Hakayık; c.2, s.74

Start typing and press Enter to search