Kaside

“Ben Okla Değil Delille Savaşırım”

بمُطَّلعٍ علی أسرار بالی بعالم عیبتی فی کل حالی

بوجہٍ قد رأی أعشار قلبی بمستمع لصرخی فی اللیالی

لقد أرسلت من رب کریم رحیم عند طوفان الضلال

وقد أعطیت برھانًا کرمح و ثقّفناہ تثقیف العوالی

فلا تقف الظنون بغیر علم و خفْ أخذا المحاسب ذی الجلال

تری آیات صدقی ثم تنسی لحاک اللّٰہ مالک لا تبالی

تعال إلی الھدی ذُلًّا خضوعًا إلی ما تکتسی ثوب الدلال

و إنْ ناضلتنی فتری سھامی و مثلی لا یفرّ من النضال

سھامی لا تطیش بوقت حرب وسیفی لا یغادر فی القتال

فإن قاتلتنی فأریک أنی مقیم فی میادین القتال

أبا لإیذاء أترک أمر ربّی و مثلی حین یؤذی لا یبالی

و کیف أخاف تھدید الخُناثٰی و قد أعطیت حالات الرّجال

ألا انی أقاومُ کلَّ سھمٍ و أَقلی الا کتنان عن النّبال

فإن حَرْبًا فحربٌ مثل نارٍ و إن سلمًا فسِلْمٌ کالزُّلال

و حربی بالدلائل لاالسھام و قولی لھذمٌ شاجُ القذال

وفاق السیف نطقی فی الصقال قد اغْتلتُ المکفّر کالغزال

ولم یزل اللّئام یکفّرونی إلی أن جاء نصرۃُ ذی الجلال

و قد جادلتنی ظلمًا و زُورًا و جاوزت الدیانۃ فی الجدال

ولو قبل الجدال سألت منّی جُذِبتَ إلی الھدی قبل الوبال

لنا فی نصرۃ الدِّین المتین مساعٍ فی الترقی والکمال

ھدانی خالقی نھجًا قویمًا و ربّانی بأنواع النَّوال

لقد أُعطیت أسرار السرائر فسل إن شئت من نوع السؤال

و قد غوّصتُ فی بحر الفناء فعدتُ و فی یدی أَبہَی اللآلی

رأیت بفضل ربی سبل ربی و إن کانت أدقّ من الھلال

و کم سرٍّ أرانی نور ربی و آیاتٍ علی صدق المقال

و علم یَبْھَرَنَّ عقول ناس و رأیٍ قد علا قُنَنَ الجبال

سعیت و ما ونیت بشوق ربی إلی أن جاء نی ریا الوصال

و قد أُشربت کأْسًا بعد کاسٍ الی أن لاح لی نور الجمال

وقد اُعطیتُ ذوقًا بعد ذوق و نعماء المحبّۃ والدلال

وجد ت حیات قلبی بعد موتی و عادت دولتی بعد الزّوال

لفاظات الموائد کان أُکلی وصرتُ الیوم مطعام الأھالی

أزید بفضلہ یومًا فیومًا و أُصلی قلب منتظر الوبال

ألا یا حاسدی خف قھر ربی و ما ٰالوک نصحًا فی المقال

فلا تستکبرن بفور عجب و کم من مُزْدہٍ صیدُ النَّکال

ألا یا خاطب الدنیا الدّنِیّہ تذکّرْ یوم قرب الإرتحال

سھام الموت تفجأُ یا عزیزی ولو طال المدی فی الإنتقال

ھداک اللّٰہ قد جادلتَ بغضا وما فکّرتَ فی قولی و قالی

و کم اکفرتنی کذبًا و زورًا و کم کذّبت من زیغ الخیال

و إنی قد أری قد ضاع دِیْنُکْ فقم وَ ارْبَأْ بہ قبل الرِّحال

حیاتک بالتغافل نوع نوم و أیام المعاصی کاللّیالی

ولستُ بطالب الدُّنیا کَزعمِکْ و قد طَلَّقْتُھَا بِالِاعتزالِ

ترکنا ھذہ الدنیا لوجہٍ و آثرنا الجَمال علی الجِمال

و إِنک تزدری نُطقی و قولی و لوصادفتہ مثل اللآلی

فلا تنظر الی زحفٍ فإِنی نظمت قصیدتی بِالارتجالِ

2-Kalbimin her köşesinden haberdar olan ve gece karanlıklarında feryadımı işiten Allah’a yemin ederim ki,

3-Kesinlikle ben dalalet ve sapıklığın tufan gibi baş gösterdiği bir dönemde kullarına rahmetiyle yaklaşan Rabbi tarafından gönderildim,

4-Bana eğrilikten münezzeh olan mızrak gibi keskin delil verildi,

5-Bu yüzden bilgisizlikten dolayı, delili bulunmayan düşüncelerin peşine koşma! Ve celal sahibi olup sorguya çeken Allah’ın kahrından kork,

6-Sen beni doğrulayan mucizeleri görüp onları unutmaktasın. Yazıklar olsun, niye aldırış etmiyorsun,

7-Alçak gönüllülükle hidâyete yaklaş. Artık ne zamana kadar kibir elbisesini giymeye devam edeceksin?

8-Benimle ok atışmakta yarıştığın takdirde, okumun ne demek olduğunu öğrenirsin ve benim gibi biri ok atışma yarışından kaçmaz,

9-Savaş esnasında okum hata etmez ve kılıcımdan kimse kurtulamaz,

10-Eğer benimle savaşırsan o zaman sana savaş meydanında nasıl direneceğimi göstereceğim,

11-Acaba eziyet veriliyorum diye Allah’ın emrini terk mi edeyim? Hal bu ki benim gibi biri eziyet verildiğinde hiç aldırış etmez,

12-Kadınlaşmış kimselerin tehdidinden korkmam mümkün değildir. Çünkü ben gerçek bir erkeğin sahip olduğu bütün nitelikleri taşımaktayım,

13-İyi biliniz ki her okun karşılığını vereceğim. Ben ok korkusundan dolayı gizlenmeyi sevmem,

14-Benimle savaşmak istediğiniz takdirde ateş gibi yakıcı bir savaşla karşı karşıya kalacaksınız. Barışmak istediğiniz takdirde ise karşınızda soğuk ve tatlı suyu bulacaksınız,

15-Ben okla değil delille savaşırım. Benim sözüm kelleyi uçuran keskin kılıçtır.

16-Konuşmam parlaklık ve keskinlik bakımından kılıçtan üstündür. Şüphesiz bana kâfir diyenleri ceylanı avladığım gibi avladım,

17-Alçaklar bana durmadan kâfir dediler. Hatta celal sahibi olan Allah yardımıma koştu,

18-Ey bana kâfir diyen kimse, zulme ve yalana dayanarak benimle münakaşaya girdin ve münakaşa yaparken takva haddini aştın,

19-Eğer münakaşaya girmeden önce bana sorsaydın o zaman helak olmadan doğruyu bulurdun,

20-İslâm dinine yardım olsun diye gösterdiğimiz çabalar gün geçtikçe gelişmekte ve kemale ermektedirler,

21-Beni yaratan Allah bana dosdoğru yolu gösterip çeşitli ödüllerle beni eğitti.

22-Gizliden gizli sırları o bana bağışladı. (Şimdi) istediğini sor!

23-Ben “Fenâ[1] Denizi”ne atladım, çıktım ve elimde pırıl pırıl parlayan inciler vardı,

24-Allah’ın lütfuyla Rabbimin yollarını gördüm. Hâlbuki bunlar hilâlden bile daha ince idiler,

25-Rabbimin nuru bana nice sırları gösterdi. Ayrıca söylediklerimin doğruluğunu ispatlamak için nice kerametler gösterdi,

26-Muhaliflerin akıllarına sığmayan nice bilgiler ve dağ zirvelerinden bile daha yüksek düşünceleri bana bağışladı,

27-Rabbimin yolunda çabalarımı visal[2] kokusu alana kadar hiç aksatmadan aşkla sürdürdüm,

28-Kadeh üstüne kadeh içirildim. Hatta O’nun nuru bana göründü,

29-Bir tattan sonra başka bir tat tattırıldım. Sevgi, naz ve cilve nimetleri bana verildi,

30-Kalbimin hayata kavuşması ölümümden sonra gerçekleşti. Her şeyimden yoksun olduktan sonra servetimin hepsi bana geri iade edildi,

31-(Allah’ın bana olan lütuflarını görmüyor musun? Bir zaman) Sofra artıkları benim yiyeceklerimdi. Bugün ise ben nice aileleri doyurmaktayım,

32-Günden güne ilerlediğimden ötürü benim için azabı bekleyenin kalbini yakmaktayım,

33-Ey haset eden! Rabbimin kahrından kork. İyilik olsun diye sana durmadan söylüyorum

34-Kendini beğenme duygusuyla sakın böbürlenme! Çünkü nice böbürlenen, kibirliler, ibret verici azaplara yakalanmışlardır,

35-Ey hakir dünyaya talip olan! Ölümün pek yakın olduğunu sakın unutma!

36-Ey dostum! Dünyadan göç etme müddeti uzun olsa bile yinede ölüm oku ansızın yakalar,

37-Allah sana hidâyet nasip eylesin! Sen hasedinden dolayı münakaşa ettin ve sözümü dinlemedin bile,

38-Yalan ve iftiraya dayanarak bana kâfir dedin ve eğri düşüncelerinden dolayı beni yalanladın,

39-Senin dininin zayi olduğunu kesin görüyorum. Kalk ve dünyadan göç etmeden önce dinine sahip çık,

40-Gaflet dolu hayatın uykuya, günah dolu günlerin ise geceye benzer,

41-Düşündüğün gibi ben dünya talibi değilim. Tam tersine ben ondan ayrılıp onu boşamışımdır,

42-Bir tek yüz için bu dünyadan vazgeçtim ve O’nun güzelliğini bütün dünyevî güzelliklere tercih ettim,

43-Sen sözümü inci gibi değerli bulsan dahi yine de onu hor görüyorsun,

44-Bu kasideyi yazarken (diğer kimseler gibi) sürünüp yorgun düştüğümü sakın aklına getirme! Çünkü ben kasidemi irticalen[3] söyledim.[4]

 Vadedilen Mesih ve Mehdi Hz. Mirza Gulam Ahmed Kadiyani aleyhisselam


[1] Allah’ın sıfatlarında yok olmak.

[2] Allah ile görüşme ve buluşma

[3] Önceden hazırlık yapmaksızın ve düşünmeksizin o anda bir şiiri söylemek.

[4] Ayna-yı Kemalat-ı İslâm; (1892) Ruhani Hazain; s.594-596, c.5, 2.bs., London, 1984

Start typing and press Enter to search