Allah adına yemin ederim ki….
Yazar: Sadık Ahmed
İnsanların tabiatları farklı farklıdır. Kimi bir delille ikna olur kimi başka bir delil ile. Bazı toplumlarda insanlar yemine çok önem verir. Ve bu tarih boyunca hep öyle olmuştur.
Bir defa bir kişi Hz. Muhammed’inSAV yanına geldi ve şöyle arz etti: “Siz Allah’ın peygamberi olduğunuza ve Allah’ın emriyle bu iddiada bulunduğunuzu yemin ederek söyler misiniz?” Peygamber EfendimizSAV de onun isteği üzerine bunu yemin ederek söyledi. O kişi bunun üzerine ona iman etti.[1] Yani bu kişi, ilmi delillerden çok yemine önem verdi ve böylece hidayete kavuştu.
Benzer bir olay Vadedilen Mesih’inAS zamanında da gerçekleşti. Bir kişi onun yanına gelip şöyle arz etti: “Siz, Allah’ın sizi Vadedilen Mesih olarak görevlendirdiğine dair yemin eder misiniz ve bu yemini bir kâğıda yazar mısınız?” Vadedilen MesihAS, ona bir hafta sonra tekrar gelmesini söyledi. Öyle anlaşılıyor ki Vadedilen Mesih hazretleri o kişiye bir hafta sonra gelmesini söyleyerek onun ciddiyetini ölçmek istiyordu. O kişi bir hafta sonra gelip aynı talepte bulununca Vadedilen MesihAS ona istediği gibi bir yazı yazıp verdi. O kişi de Vadedilen Mesih’e iman etti.
Velhasıl kimi insanlar yeminli ifadelere çok önem verirler. Bu yazıda Vadedilen Mesih’inAS kendi iddiası ile ilgili bazı yeminli ifadelere yer verilecektir.
Vadedilen Mesih hz. Mirza Gulam AhmedAS şöyle buyurdu:
“Bakınız ben Allah adına yemin ederek diyorum ki, doğruluğum hakkında binlerce mucize belirmiştir ve hala da belirmektedir. Gelecekte de belirecektir. Eğer bu, bir insanın planı olsaydı, asla O bu kadar destek ve yardımda bulunmazdı… Tövbe edin ki, Allah’ın (azap) günleri yakındır ve yeryüzünü saracak mucizeler belirmek üzeredir. (Hakikat-ul Vahiy; Ruhani Hazain; C.22; S.48)
“Canım elinde olan Yüce Allah adına yemin ederim ki, ancak O beni göndermiştir ve ancak O adımı nebi koymuştur. Ancak O, beni Mesih-i Mevud (Vadedilen Mesih) adıyla çağırmıştır. Ancak O, beni doğrulamak üzere sayıları üç yüz bine ulaşan çok büyük alametleri aşikâr kılmıştır.” (Tatimme Hakikat-ul Vahiy; Ruhani Hazain; C.22; S.503)
“Sonunda her Müslümana nasihat ederek diyorum ki, İslam için uyanın. İslam şiddetli bir fitneye yakalanmıştır. Ona yardım edin. Şu an o, bir garibandır. Ben onun için geldim. Yüce Allah bana Kur’an ilmini bahşetti, Kendi Kitabının gerçeklerini ve ince anlamlarını bana açtı ve de bana harikulade mucizeler bağışladı. Bu yüzden bana gelin ve bu nimetten siz de pay alın. Canım elinde olan zatın (Allah) adına yemin ediyorum ki, ben Yüce Allah tarafından gönderildim. Afetleri besbelli olan bu büyük fitnelerle dolu yüzyılda bir Müceddidin apaçık bir iddia ile gelmesi gerekli değil miydi? Kısacası çok yakında, beni işlerimle tanıyacaksınız.” (Berekat-ud Dua; Ruhani Hazain; C.6; S.31)
“Ben de Yüce Allah’ın adına yemin ederek diyorum ki, Mesih-i Mevud benim. Peygamberlerin hakkında söz verdikleri, işte benim. Benim ve benim dönemim hakkında Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an-ı Kerim’de, o zaman gökte ay ve güneş tutulacak ve yerde de veba baş gösterecek diye (önceden verilen gaybi) haberler mevcuttur . Benim alametim de, işte budur.” (Sanatan Dharm; Ruhani Hazain; C.19; S.473-474)
“Canım elinde olan Yüce Allah’ın adına yemin ederek yazıyorum: Hz. Muhammed’inSAV Sahih-i Buhari ve diğer sahih hadis (kaynaklarında geleceğini) haber verdiği Mesih-i Mevud benim. Yüce Allah, şahit olarak bizzat yeterlidir.” (Akaid ve Talimat; Nazarat Davet ve Tebliğ Kadiyan; 1955; S.137)
“Beni gönderen Yüce Allah adına yemin ediyorum. O’nun adına yalan söylemek, lanetlenmiş olanların işidir. O, beni Mesih-i Mevud (Vadedilen Mesih) olarak gönderdi. Ben Kuran-ı Kerim’in ayetlerine iman ettiğim gibi, Yüce Allah’ın bana inen vahyine de aynı şekilde iman ediyorum. Onun doğruluğu, O’nun üst üste alametleri ile bana açılmıştır. Hz. Musa’yaAS , Hz. İsa’yaAS ve Hz. Muhammed-i Mustafa’yaSAV kelamını indiren, (bana indirilen o) kelamın sahibi olan aynı Allah’tır. (Ek Galati Ka İzalah; Ruhani Hazain; C.18: S.210)
“Yüce Allah’ın adına yemin ediyorum ki, ben kâfir değilim.
لَا إِلٰهَ إِلَّا ٱللّٰهُ مُحَمَّدٌ رَّسُولُ ٱللّٰهِ
(Yani, Allah’tan başka ibadete layık olan yoktur ve Muhammed Allah’ın resulüdür) benim inancımdır.
Hz. ResulullahSAV hakkındaki imanım şudur :
وَلٰکِنۡ رَّسُوۡلَ اللّٰہِ وَخَاتَمَ النَّبِیّٖنَ (33:41)
Ben bu ifademin doğruluğuna Allah-u Teala’nın pak isimleri adedince yemin ediyorum; Kur’an-ı Kerim’in harflerinin tümü kadar yemin ediyorum; Hz. Resulüllah’ın Allah katında ne kadar kemalatı varsa o seviyede yemin ediyorum ki benim hiçbir inancım Allah ve Resulünün emirlerine aykırı değildir.
Kim böyle düşünüyorsa, bu onun kendi yanlış düşüncesidir. Kim hâla benim kâfir olduğumu düşünüyor ve bana kâfir demekten vazgeçmiyorsa, iyi hatırlamalı ki, öldükten sonra kendisine sorulacaktır. Yüce Allah adına yemin ederek diyorum ki, ben Allah ve Resulüne kesin olarak inanıyorum. Öyle ki, bu çağın bütün imanları tartının bir kefesine konulsa, diğer kefesine de benim imanım konulsa, Yüce Allah’ın lütfu ile benim kefem daha ağır gelecektir.” (Kerâmet-üs Sadıkin; Ruhani Hazain; C.7; S.67)
“O’nun Çehresine yemin olsun ki ben şimdi bile O’nu görmekteyim. Dünya beni tanımaz ancak beni gönderen Allah beni tanır. Benim mahvolmamı istemeleri onların hatası ve şansızlığıdır. Ben, mâlik-i hakiki eliyle dikilmiş bir ağacım….. Ey insanlar! Kesin biliniz ki, sonsuza dek benimle vefalı kalacak olan bir el benimle birliktedir. Eğer sizin erkekleriniz ve kadınlarınız, gençleriniz ve yaşlılarınız, küçükleriniz ve büyükleriniz hep birlikte benim helak edilmem için dua ederlerse, öyle ki secdelere kapanırken burunları çürürse ve elleri sakat kalırsa, yine de Yüce Allah asla duanızı kabul etmeyecektir ve işini sona erdirmeden asla durmayacaktır. Eğer insanlar arasından tek bir kişi bile benden yana olmazsa, Yüce Allah’ın melekleri benimle olacaktır. Eğer siz şahitliği gizlerseniz, taşların benim için şahitlik etmesi uzak değildir. Kısacası canlarınıza zulmetmeyin. Yalancıların yüzleri başka, doğruların ki ise bambaşka olur. Yüce Allah hiçbir meseleyi hükümsüz bırakmaz.” (Erbein No.3; Ruhani Hazain; C.17; S. 399-400)
“Canım elinde olan Allah adına yemin ediyorum ki, Kur’an’ın latif gerçekleri ve ince manalarını anlamakta her bir ruha mukabil bana üstünlük bahşedilmiştir. Bana muhalif olan hocalara sık sık Kur’an tefsiri için meydan okuduğum gibi, eğer onlardan her hangi bir hoca (benimle yarışmak üzere) önüme çıksaydı, Yüce Rabbim onu rezil ederek utanca uğratırdı. Kısacası bana bahşedilmiş olan Kur’an’ı anlama yeteneği Yüce Allah’ın bir mucizesidir. Bütün dünyanın çok yakında bu ifademde doğru olduğumu göreceğini Yüce Rabbim’in lütfuyla ümit etmekteyim”. (Ruhanî Hazain; C.l2; S.41; Sirac-i Münir; S.39)
[1] Sahih-i Buhari, Kitabü’l İlim


