Esmaü’l Hüsna – EL-Hâlık

ھُوَاللّٰہُ الْخَالِقُ الْبَارِیُٔ الْمُصَوِّرُ لَہُ الْاَسْمَآئُ الْحُسْنٰی یُسَبِّحُ لَہٗ مَا فِی السَّمٰوٰتِ وَالْاَرْضِ وَھُوَالْعَزِیْزُ الْحَکِیْمُ

O, Allah’tır; Yaratıcı, Meydana Getirici, Şekil Veren. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olan her şey O’nu tesbih eder. O, Mutlak Güç Sahibi, Hikmet Sahibidir.

(Al-Hâlık) sıfatı yalnızca Yüce Allah için kullanılır. Bu sıfat, (Haleka) kökünden türemiştir ve aynı zamanda planlamayı ifade eder. Yani, Hâlık (Yaratıcı) ismi, Allah’ın her şeyi doğru düzen içerisinde yarattığını ve evrenin bir sistemle yönetildiğini gösterir.

Haliku küllü şey’in, Allah’ın her şeyi yarattığını ifade eder ve O’nun hem maddelerin hem de ruhların Yaratıcısı olduğunu belirtir. Bu bağlamda, Peygamber Efendimizinsav şu duası hadislerde yer almıştır:

‏اللَّهُمَّ لَكَ سَجَدْتُ وَبِكَ آمَنْتُ وَلَكَ أَسْلَمْتُ أَنْتَ رَبِّي سَجَدَ وَجْهِي لِلَّذِي شَقَّ سَمْعَهُ وَبَصَرَهُ تَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ


Hazreti Ali(ra), Peygamber Efendimizinsav secde sırasında şu duayı okuduğunu rivayet etmiştir:
“Allah’ım! Sana secde ettim, Sana iman ettim ve Sana teslim oldum. Sen benim Rabbimsin. Yüzümü, işitme ve görme yeteneğini veren Zat’a secde ettirdim. Bereketlidir Allah, yaratıcıların en güzeli.”

O, Allah’tır; Hâlık’tır, yani yaratandır. O, Bâri’dir, yani ruhları ve bedenleri yokluktan varlığa çıkarandır. O, Musavvir’dir, yani bedenlere ve türlere şekil verendir. Çünkü bütün güzel isimler O’na aittir; yani mükemmel kudret açısından aklın tasavvur edebileceği bütün kemâl sıfatları O’nun zatında toplanmıştır. Bu nedenle yoktan var etmeye de kadirdir. Çünkü yoktan var etmek, kudretin en yüce kemâl derecelerinden biridir. Yaratmak ve yalnızca kendi kudretiyle varlık vermek bir kemâldir ve bütün kemâller, Vâcibu’l-Vücûd olan mükemmel zata aittir. Netice olarak, yoktan var etme kemâli de Allah’ın zatına aittir.

Halk (yaratma) ve emr kelimeleri arasında ince bir fark vardır. Halk, Allah’ın evrendeki herhangi bir şeyi sebepler aracılığıyla yaratmasıdır ve Allah, her şeyin sebebi olan İlletü’l-İlel sıfatıyla bu yaratmayı kendine nispet eder. Emr ise sebeplerin aracı olmadığı, tamamen Allah’ın doğrudan fiili olan bir yaratmadır. Bu nedenle, Allah’ın mutlak kudret ile indirdiği ilahi kelam, âlem-i emrden gelir; âlem-i halktan değil. Diğer yandan, insanların düşünme ve tefekkür sırasında kalplerinde oluşan fikirler tamamen âlem-i halka aittir. Çünkü bu fikirlerde ilahi kudret, sebepler ve güçler perdesi altında iş görmektedir. Bunun daha detaylı açıklaması şöyledir: Allah, insanı bu sebepler âleminde çeşitli güçler ve yeteneklerle yaratarak, onların doğasını belirli bir fıtrat kanunu üzerine inşa etmiştir. Yani, insanın yaratılışında öyle bir özellik koymuştur ki, bir kimse iyi ya da kötü bir işe yönelik fikrini harekete geçirdiğinde, bu fikir onun eylemlerine yansır.

Start typing and press Enter to search